Suluhan (Hasan Paşa Hanı)

Hacı Doğan Mahallesi Tekneciler Sokağı ile Sulu Han Sokağı arasında bulunmaktadır.iki katlı, iki avlulu kagir bir şehir hanıdır.1685 Tarihinde Şeyhülislam Cevvar Zade Emin Bey tarafından Zincirli Camii’ ye Vakıf olarak yaptırılmış olduğu ileri sürülen Sulu Han’ a Hasan Paşa Han’ ı da denilmektedir. Fakat 1141 Tarihli Vakfiye’ de hanın Abdülmerim Zade Mehmet Emin Bey tarafından vakfedildiği kayıtlardan anlaşılmakta olup, eserin yapılışına ait bir kayıt bulunmamaktadır. Sulu Han, büyük bir araziyi kaplamakta ve iki kısımdan meydana gelmektedir.

 

Birinci kısım kareye yakın dikdörtgen plandaki ortası avlulu ve iki katlı kısımdır ki, bu bölümden sadece doğu ve güney cephedeki dükkanların pek azı günümüze gelebilmiş; batı ve kuzey cephelerdeki binalar tamamen yıkılarak sadece dış duvarları kalmıştır. Güney tarafı ise yarıdan itibaren tamamen toprak altında kalmış ve kapanmıştır. Kalıntılardan, hanın iç avlusunun dört kenarda payeler üzerine istinat eden sivri kemerli revaklarla çevrilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Revaklar arkasında birer kapı ile revaklara açılan ocaklı odalar sıralanmakta, köşelerdeki hücrelerin kubbeli olduğu anlaşılmaktadır.

Hanın esas girişi batı kenar ortasında bulunmaktadır. Güney uçta arazinin şekline ve yanında geçen sokaklara uyularak köşeleri peşli ve birinci kısma göre daha dar olan ikinci kısmın bir katlı olduğu görülür. Bunun ortasında muntazam olmayan bir avlu boşluğu kalmaktadır. Halen, tamamen toprak altında kalmış ve büyük bir bölümünün kapalı olduğu görülen ikinci kısmın ahırlar ve depolara ayrıldığı tahmin edilmektedir. Her iki kısımda da hanın duvarları moloz taştan yapılmış ve bazı yerlerinde taşlar arası derz edilmiştir.
Eski fotoğrafında hanın birinci kısmının avlusu ortasında; bir de köşk mescit bulunduğu görülmektedir.
Hanın batı kenarında üç bölümlük küçük bir de arasta bulunmakta olup, her bölüm kalın beşik tonozlarla örtülmekte ve koridorların yanlarında küçük dükkanlar yer almaktadır.

Çatısı alaturka kiremit taklidi malzemeyle kaplanmıştır. Hanın kuzeye açılan taç kapısı, Posta Caddesinin altında kalmıştır.189 Taç kapı geniş bir eyvan şeklindedir. Eyvanın iki yanındaki ikişer yan eyvandan sonraki basık kemerli bir kapı ile hana girilir. Girişteki beşik tonozlu koridorun iki yanında birer niş bulunur. Onarım öncesi kuzey cephede taç kapının iki yanında tonoz örtülü, iki katlı dış dükkanlar sıralanmaktaydı. Eyvan şeklinde kuzeye açılan alt kat dükkanları on bir adettir.190 Taç kapının solundaki dükkanın girişi muhtemelen eyvanın içine açılıyordu. Eyvanın sağındaki bir merdiven üst kata çıkıyordu. Üst kat dükkanların mahiyeti hanın onarım sırasında yapılan kazıdan tam olarak anlaşılamamıştır. Halen hana, sonradan açılan kapılarla girilebilmektedir. İlk kısımda Osmanlı döneminde, ikinci kısımda son onarımda açılmış birer kapı vardır.191 Hanın kuzeydeki kare planlı avlusunda yirmi adet kare ayak iki katın revaklarını taşımaktadır: Tuğla ile örülmüş sivri kemerlerle bağlanan ayaklar ve cephede bir sıra kesme taş, üç sıra tuğla sırayla kullanılmıştır. Aslında iki katında altmış üç odası bulunan ana bölümde, alt ve üst katlarda yirmi dokuzar oda avluya açılmaktadır. Odalar beşik tonozla örtülüdür. Odalarda bir pencere, bir niş ve bir baca vardır. Avlunun ortasındaki kare planlı köşk mescid; köşelerde dört adet kare ayağa ahşap döşeme vasıtası ile oturmaktadır. Kapısı kuzeydedir. İki cepheye birer penceresi açılır.
Güneydeki hanın ikinci bölümünün avlusu, daha küçüktür. Avluda küçük bir hamam ve bir helâ yer almaktadır. Avludan bugün dükkan haline getirilmiş ahıra, güney ve batıdaki iki kapıdan girilmektedir. On dört ayakla taşınan ahır, iki bölüm halindedir. Hanın onarımı sırasında iki bölümü ayıran duvar kısmen yıkılmış, diğer ayaklardan duvarlarda birleştirilerek dükkan haline getirilmiştir. Hanın bu bölümünün üst katında on dokuz oda vardır. Hanın batı cephesindeki kapıdan itibaren kuzeye doğru uzanan, yaklaşık dikdörtgen bir alanı kaplayan, Suluhan Arastası tek katlı yapıdır. İki bölümlü arastanın girişi güneydedir. Beşik tonozlu bir koridorun iki yanına sıralanmış eyvanlar şeklindedir.

Sultan II. Bayezid devri Beylerbeyilerinden Hasan Paşanın Ankara’da yaptırdığı 63 odalı hanı ve hana bitişik on beş dükkanı, Akşehir’deki imaretine gelir getirmek üzere vakfettiği 917 / 1511 tarihli ek vakfiyede yazlıdır. Sulu Hanın Hasan Paşa tarafından 1511 yılından önce yapıldığını kabul ediyoruz. 1084 / 1673 tarihli bir şer’i sicil kaydında Hasan Paşa Hanı ve Hamamının harap durumda olduğu kayıtlıdır. 1087 /1676 yılına ait şer’i sicil kayıtlarından; daha sonra Sulu Han denen büyük hanla, Çukur Han denen hanı, Rumeli Kazaskeri Ankaravî Mehmed Emin Efendi tarafından satın alınıp onarılarak, Ankara’da yaptırdığı hayratına vakfettiğini öğreniyoruz. Altı ahır olan hanın ikinci kısmının üst katı da, muhtemelen bu sırada eklenmiş olmalıdır.

Osmanlı devrinde kahve ve iplik ticareti yapılan Sulu Han195, 1929 yılındaki Balıkpazarı yangınından sonra hızla tahrip olmaya başlamıştır. Köşk mescidi ve yıkılan han, bir ara sebze hali olarak kullanılmış, daha sonra depo ve kimsesizlerin kaldığı bir harabe haline gelmiştir. 1940’lı yıllarda hanın çoğunluğu yıkılmıştır. Zamanla sadece dış duvarları ayakta kalınca; 1969 yılında yıkılarak yerine işhanı yapılması düşünülmüşse de, bundan vazgeçilmiştir. Sulu Han, 1984 yılında tamamlanılan onarım sırasında yeniden yapılırcasına, moloz taş ve kesme taşla kagir olarak inşa edilerek, şimdiki halini almıştır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir